27 Nisan 2009

Güneşin Oğlu



Onur Ünlü adlı yönetmen abimizi ilk Polis filminde tanıdık. Polis filmine araştırmadan gidenlerin neredeyse tamamında olduğu gibi biz de gazı Haluk Bilginer isminden almış ve bildiğimiz filmlerden yeni bir tanesini izleyeceğiz sanmıştık. Öyle olmadı. Ortada farklı, anlaşılmaz bir şey vardı. Anlayamadık. Beraber izlediğimiz bazı adamlar yarıda terketti filmi mesela. Ben direnmiştim ve bittiğinde kararsız kalmıştım hatırlıyorum. Neydi lan bu film şeklinde terkettik salonu.

Tabi bir sinema alimi hatta müptelası değiliz. Fakat türk filmlerine karşı da özel bir ilgim var, yalan değil. Hepsini izlemeye çalışıyorum bir şekilde. Mahsun Kırmızıgül'e bile şans verdim (evet Beyaz Melek gerçekten çok çok çok kötü bir film, üzgünüm). Güneşin Oğlu'nu da bu yüzden büyük bir merakla izledim işte. Bu sefer neyle karşılaşacağımı tahmin ederek ve daha ferah bir zamanımda!

Film başlarken, bu hikayenin yaşanmış olduğuna dair bir bilgi şöyle bir arkaya yaslandırtıyor insanı, ama yalan külliyen yalan! Anlamanız pek de uzun sürmüyor zaten. Güneş tutulmasıdır, Fikri beydir derken bir anda filmin içine dalıyorsunuz. En baba Sudoku'yu çözmeye çalışır gibisiniz zaten izlerken. O sırada aradaki bazen abzürt, bazen küfürlü ama hep yerinde esprilerle kopuyorsunuz ister istemez. Nasıl geçiyor 90 dakika çözemiyorsunuz.

Velhasıl kelam, daha fazla anlatmayalım filmi. Sağdaki listeye girdi daha ne diyeyim.

Bir de müjde aldım az evvel. Sıradaki filmi bankası olacakmış yüksek ihtimalle. Film amatör futbol, soygun ve eroin üzerineymiş. Sabırsızlıkla bekliyoruz!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu filmi izlemeye baslamıstım, ama gece gec bır saat oldugu için tamamlayamamıstım. Senin bloguna kadar girdiyse tamamlayacagım en yakın zamanda. Ben de elımden geldigi kadar Turk filmlerini seyretmeye çalışıyorum. En son Devrim Arabaları'nı seyrettim. Kesinlikle tavsiye ederim...
Gozde Tarifler:)