2 Temmuz 2009

Kulağın Pası



Ve yaz konserleri sezonunu açtık. Gerçi Bilgi MayFest ve Altın Örümcek'te biraz bir şeyler dinlemiştik ama onlar sayılmaz, onlar beleş. Bunlar ise bilerek isteyerek gidilen konserler olarak kenara not edilmeli.

Önce Kardeş Türküler. Kuruçeşme Arena konserleri listesinde dikkatimi en çok çekendi. Hele bir de kışın keşfettiğim Arto Tunçboyacıyan'ın da konuk sanatçı olarak afişte olması motive ediciydi. Üstüne Kanal 24'te katıldıkları Moderatör'ü izledim, gaza gelmeye yetti.

Kardeş Türküler'le tanışma hikayemizi anlatalım. Sene 99, Boğaziçi'ne yeni gelmişiz, oryantasyon geyiğine okulu tanıtıyorlar. Kulüpler stand açmış, herkes bir yerlere üye oluyor. Biz de öyle mal gibi dolanıyoruz. Bu bölümden iki hatıram var. Önce alakasızı söyleyelim, güney meydanda duvara yansıtmalı gösterimde Zeki Demirkubuz'un "Masumiyet"ini izlemiştim. Orda tanıştım yönetmenle, sonra hastası oldum.

İkincisi ise BÜFK'ün sezon sonu gösterisiydi. Kırmızı salondaydı gösteri, gittik. Büyülendim. Sonra aynı gösteriye iki kez daha gittim. Hatta öğrendim ki aslında Kardeş Türküler de eski BÜFK'lülerin grubuymuş. Albümlerini dinledim. Sonra esas gün. Kardeş Türküler'in o ilk Harbiye konseri olacak. Ben de o sıralar (yazın ortası, yaz okulunda da yokum, ev bakmaya İstanbul'a gelmişim) tesadüfen İstanbul'dayım ama konsere gidecek para yok. Bir gün öncesi, kuzey yurda doğru gidiyorum. Saat 11. Geçerken Murat Dikmen Salonu'ndan gelen sese kapıldım, daldım içeri. Harbiye konseri öncesi son prova. Oturdum iki saat izledim, daha bir sevdim kendilerini.

Yıllardır takip ediyoruz işte. Güzel çalıyorlar, güzel söylüyorlar. Konsere de bu motivasyonla kalktık gittik. Yanımda daha evvel hiç izlememiş ve hatta dinlememiş biriyle.

Bu sefer konsept de farklıydı aslında. Konserin adı "Kardeş Türküler'le İstanbul" idi. Böyle bir çizgi yapmaya çalışmışlar. İstanbul'da yaşayan halkların çektiği sıkıntılar, yaşananlara atfen. BÜFK'ten de destek almışlar, aralarda gençler çıktılar, oynadılar, pek bir güzel oldu. Arto Tunç Boyacıyan çıktı, şarkılarını söyledi. Filistinli şarkıcı Reem Kalemi çıktı, söyledi. Gece böyle geçti.

Kardeş Türküler'in performansı beklediğimin altındaydı aslında. Yeni şarkılarından söylediler birkaç, pek beğenmedim. Bir de ses sisteminde ciddi sorunlar vardı. Üstüne Kuruçeşme Arena'nın kötü bir konser mekanı olması da eklenince biraz canımız sıkıldı. Ses gelmiyor arkalara yahu. Bir de ilgi dağılıyor, dalıyorsun arada boğazın manzarasına. Sessiz anlarda arkadaki teknelerden Serdar Ortaç şarkıları duyulması da cabası.

Neyse güzel konserdi. Arto Tunçboyacıyan'ı canlı dinlemek daha bir güzeldi. Bir de Armenian Navy Band konseri olsa yaz bitmeden ne şahane olur.


Gelelim ikinci konsere. Ona da dün gittik. Tuluyhan Uğurlu'yu İstanbul Kanatlarımın Altında film müzikleriyle tanıdım. Bence Türk sinema tarihinin en iyi film müzikleri arasına kafadan girecek bir albümü yapmış adam kendisi. Ondan beri de ara ara takip ederiz, güzel eserlerini dinleriz.

Konserine gitmek ilk kez nasip oldu. İstanbul Ticaret Odası sponsorluğunda, "Akdeniz" albümünün gala konserinde izledik kendisini. Aya İrini'de de ilk kez konser dinlemiş oldum böylelikle. Çok klişe olacak ama mistik ortam içine alıyor adamı, üstat da iyi çalınca mest oluyorsunuz, kulağın pası siliniyor.

Böyle işte. Harbiye konserleri listesine baktım, pek heyecanlandıran isim olmadı açıkçası. Goran Bregovic'e geçen yıl gittik daha. Yalnız başka bir olay var ki, sabırsızlıkla beklemekteyiz efendim. Burhan Öcal - Claude Challe ikilisinin konseri için "yakında" diyor biletix.com. Fazla bekletmesinler bir zahmet.

Hiç yorum yok: